“sonra, sonraki, -den sonra gelen, -i izleyen, gerisindeki, ötesindeki”
ör.:postdate, postgraduate, postwar.
Ön Ek
tehlike halinde birliklerin toplanma yeri
İsim
(Br) kitap postası (matbua
komuta yeri: arazide bir birlik komutanının karargâhından emir aldığı yer.
mahremiyet gerektiren mevki
belli bir olayın meydana gelmesinden sonra ortaya çıkan durum
parmak şeklinde işaret levhası.
İsim
(birşeyin anlaşılmasını sağlayan) kılavuz, rehber.
İsim
(Br) bir reklama yazılı yanıt isteyen biri belirli bir adrese masrafı reklamı yapana ait olmak üzere mektup gönderebilir
(at vb.'ni) bağlama kazığı.
İsim
çatının orta direği, baba.
İsim
(askerler için) son yat borusu.
İsim
(a) (düşman hattına yakın) dinleme noktası, (b) gizli haber/istihbarat kaynağı.
(mobilyada) dikme, çerçeve kalası.
İsim
(at yarışında) işaret direği.
go to the post: yarışa gitmek.
be at the post: (yarışın başında)
geride kalmak.
win the post: (yarışın sonunda/son dakikada) at başı farkla kazanmak.
winning post: (yarışta) bitiş direği.
İsim
baba, bodoslama.
İsim, Denizcilik
payanda, sütun.
İsim, Mimarlık
görev, vazife, memuriyet.
diplomatic post: diplomatik görev.
There has been a general post among the staff: Memurlar arasında esaslı bir değişiklik oldu.
die at one's post: görevi başında ölmek.
take up one's post: göreve başlamak.
İsim
görev yeri, memuriyet mahalli.
İsim
ordugâh, kışla, askerî menzil.
İsim
kol, karakol, devriye.
İsim
trading post ile ayni anlama gelir. yabancıların kurduğu pazar yeri.
İsim
savaşa katılanlar/muharipler derneği şubesi.
İsim
(borsada) belirli bir hisse senedinin alınıp satıldığı yer.
İsim
(İngiliz ordusunda) yat borusu.
first/last post: ilk/son yat borusu.
sound the last post (over the grave): bir askerin cenaze töreninde mezar başında yat borusu çalmak.
İsim
(a) posta, (b) posta servisi, (c) posta kutusu, (d) postane, (e) atlı postacı, (f) posta tatarı, (g)
menzil, posta tatarının at değiştirdiği yer.
by return of post (veya ABD:
by return mail): ilk posta ile.
general post: posta sabah tevziatı, sabah postası.
open one's post: mektuplarını okumak.
İsim
yazı/matbaa kâğıdı veya kitap boyutu.
İsim
afişlerle ilân etmek.
to post a reward.
Fiil
(bir kusuru) herkese duyurmak/yaymak/ilân etmek.
to post one as coward.
Fiil
adını listeye koymak.
Fiil
geminin geciktiğini/battığını ilân etmek.
Fiil, Denizcilik
görevlendirmek, göreve/vazifeye/memuriyete yerleştirmek.
Fiil
(orduda/donanmada) komutanlığa/kumanda mevkiine atamak.
Fiil
postalamak, postaya atmak/vermek, posta ile göndermek.
Fiil
bilgi/malûmat vermek, bildirmek, haberdar etmek.
keep someone posted: birini durum vb.'den daima
haberdar etmek.
Keep me posted on his activities.
post oneself up in a matter: bir konuda bilgi edinmek.
Fiil
hesapları yevmiye defterinden ana deftere geçirmek.
Fiil
posta atlariyle seyahat etmek.
Fiil
acele gitmek/yola çıkmak.
Fiil
ivedilikle, ivedi/acele (olarak), müstacelen.
Zarf
özel ulakla, posta ile.
Zarf
bir fiili izleyen başka bir fiil
geçmiş hesapların denetimi
kefaletle serbest kalmak
Fiil
kefaletle serbest bırakılmak
Fiil
paket ya da koli posta masraflarının tutulduğu defter
card ile ayni anlama gelir. posta kartı.
sonraki bir tarihi atmak
Fiil
sonraki bir tarihi koymak
Fiil
sonradan ödenen gümrük vergisi
kazançları kaydetmek
Fiil
postanın alındığı saatler
İsim
(Br) postanın alındığı saatler
İsim
poliçenin protesto süresi geçtikten sonra yapılan ciro
(Lat) ölümden sonra (ölümün nedenini saptamak amacıyla cesedin parçalara ayrılması
(Lat) bir mektup ya da belgedeki imzanın altına eklenen not
sinema ya da televizyon filmine sonradan ses eklenmesi
tüccarın adresine yerleştirilmiş ve bankanın sistemine telefon hatlarıyla bağlanmış aygıt
bir kampanya ya da reklamın uygulanmasından etki bırakacak kadar bir zaman sonra değerlendirmesinin yapılması
muhasebe kaydı nakli yapmak
Fiil